Onları tanıdığımda onuç yaşımda orta okul üçüncü sınıftaydım. Eskişehir Kırka'dan Bolu'ya gelmiştik, ve böylece orta okulun her bir sınıfını başka başka yerlerde okuma fırsatını elde etmiş oldum ! Evimizin olduğu yere 50. Yıl Orta Okulu yakındı, ben de buraya yazıldım. Sonradan ilave olduğum için olsa gerek, beni en haşarı ve tembel çocukların olduğu sınıfa verdiler. Bu sınıf okulda meşhurdu, tıpkı hababam sınıfı gibiydik.
Sağ sol propagandasının en yoğun yapıldığı senelerdi. Orta okulda öğrencilerin bir çoğu tarafını seçmişti bile. Sıra arkadaşım bedeni kadar ruhu da güzel bir kız olan Çağlaydı. İri badem gözleri, dolgun dudakları, dalgalı kahverengi saçları ve manken vücudu ile sınıfın en güzel kızı ! Dersleri pek dinlemez, sürekli kulağıma bir şeyler fısıldar benim de konsantrasyonumu bozar, söylediği şeyler her ne idiyse, genellikle gülüp kikirdemeyle sonuçlanırdı. Kimi zaman öğretmenler tarafından yakalanır, " komik olan nedir, söyleyin de, biz de gülelim " cümlesiyle azarı yer, yerimize otururduk.
Çağla yine bizim sınıfta olan birisine aşıktı, Cesur'a. Elbette yaşımız çok küçüktü ama aşkın yaş dinlemediğini ben onlarla öğreniyordum. Cesur adı gibi cesaretli bir çocuk, Çağla da adı gibi Çağıl çağıl sevgiye doğru akan bir ırmaktı. Dupduru bir güzellikti Çağla. Kalbindeki renkler içinde siyahı yoktu onun. Öyle karanın olmadığı, rengarenk bir gökkuşağı gibiydi.
Çağla Cesuru seviyordu, Cesur da Çağlayı, aşıktı onlar fakat Cesur aynı zamanda başka bir şeyi daha seviyordu. Ona da aşıktı sanki. Çağla'nın yanında dünyadaki düzeni değiştirme aşkı ile de doluydu ruhu. Niyeti çok iyiydi Cesurun ama yöntemi yanlış gözüküyordu. Her şeyden önce dersleri iyi değildi. O zamanlar insanlar ikiye ayrılırdı; solcular komünist, sağcılarsa faşistti. Cesur komünist sınıfına dahil olmuştu. Bana da bir gün, okumam için bir tekst vermişti. İki üç sayfalık bir metindi. Yazının bir çok yerinde emperyalist ve köle kelimeleri geçiyordu. Dikkatlice okuyup, pek de bir şey anlayamadan geri verdiğimi hatırlıyorum. Cesur'un benim gözümdeki önemi, Çağlanın sevdiği olmasıydı ! Çağla iyi kızdı, benim arkadaşımdı, severdim onu. Tertemiz bir kalbi vardı onun. Anneannesinin yanında kalıyordu. Annesi ile babası başka yerde çalıştığı için onlara hasretti Çağla. Ebeveynlerinin sevgi ve ilgisine olan muhrumiyetini, Cesur ile tamamlamak için mi akıyordu ona doğru ... Doğru adrese miydi bu akış ? Bana biraz yanlış gibi gelmişti o zamanlar fakat şimdi yanılmış olmayı diliyor gönlüm. Hiç belli olmaz diyorum, hayat sürprizlerle doludur. Orta okulu bitirip, Ticaret Lisesine başladığımda yine aynı sınıfta olmak, arkadaşlığımıza uzun bir zaman süresine yayılma imkanı verdi. Lise boyunca aşklarına şahitliğim devam etti.
Ticaret Lisesine gidişimin sebebi Matematik öğretmenimdir benim. O, öğretme yeteneği çok düşük olan, ders anlatmayı beceremeyen birisiydi. Son sınıftaki konularımız çok bilinmeyenli denklemler ve geometride öklid bağlantılarıydı fakat bu öğretmenle bunları öğrenebilmek imkansız görünüyordu. İlk karnemde matematik zayıftı. Kaç olduğunu hatırlamıyorum ama sınıfı geçmek istiyorsam ikinci karnede pekiyi olmak zorundaydı. En üst notu almalıydım. Çok çalıştım, gece gündüz defterlerime baktım durdum. Hiçbir şey anlamadığım dersleri, inatla sadece deftere bakarak, çözümleyip öğrendiğim çok oldu benim. İkinci karnede durumu düzeltip sınıfı geçtim ama sanırım evdekileri ikna edemedim. Muhtemelen kopya çektiğimi falan düşünmüş olmalılar. Bana inanmadılar çünki Matematik öğretmenim benim aptal olduğumu söylüyordu onlara !
Cesur ve Çağlanın aşkları Lise boyunca devam etti. Onlar bizim okulun Ferhat ile Şirini yahut Arzu ile Kanberi, belki de Leyla ile Mecnunuydu. Lakin Cesurun içinde Çağla için dağları devirecek itici güç var mıydı bilmem mümkün olamadı... Liseye veda günümüzde, çok değerli öğretmenimiz Selçuk beyle birlikte Karlı Kayın Ormanında şarkısını söylediğimizi hatırlıyorum. Bu şarkıyı ne zaman dinlesem, kendimi Bolu Ticaret Lisesi'nin tahta tabanlı sınıfında, sıramda oturarak pencereden lapa yağan karlara bakarken buluyorum. Herkesin sevgililer gününü kutluyor, aşklarını yazdığım arkadaşlarımın isimlerini değiştirdiğimi belirterek hoşçakalın diyorum.
Sevgilerimle
Dyt. Güner Bostancı Erbay