UÇUKGenellikle dudaklarda ve çevresinde çıkan, içi su dolu kabarcıklardır. Merhem şeklinde bir ilacı var. İlk çıktığı yıllarda ben de çok kullandım. Uçuklu yerin üstüne sürüyorsunuz, sürdüğünüz yeri çabucak kurutuyor. Kuruyan yer iyileşme evresine giriyor fakat bende her defasında kuruyan yerin hemen bitişiğinde tekrar çıkmasıyla neticelenen bir tedavi olunca, kullanmayı bıraktım. Çocukken uçuklayanlara aşağıdaki tekerlemeyi söylerdik.
yaralı böcek
suya düşecek
adam olacak
beni dövecek
yaralı böcek
suya düşecek.
Çocuklar bazen acımasız olabiliyor, fakat bu acımasızlığın içinde bile bir saflık vardır onlarda, kızmak mümkün olmaz bu meleklere. Bense çocukluğumda da sık uçuklayanlardandım. Hastalanınca uçuklar, biraz sıkılınca uçuklar, üzülünce uçuklar, uzun süren yorgunluklarda uçuklar velhasıl uçuklamalarım pek özletmezdi kendilerini, sık sık ziyaretime gelir, halimi hatırımı sormayı unutmazlardı. Hala da aynı vefayı aksatmadan gösteriyorlar eksik olmasınlar ! İçi virüs kaynayan bu sulu kabarcıklar vıyır vıyır vıyırdarlar bulundukları havuzun içinde ve elinizi farkında olmadan üstünde bulursunuz. Patlatıp virüsü çevreye bulaştırmamak gerekir ki, daha büyük bir uçuk haline gelmesin. Bu nedenle, elsel bulaşmayı önlemek için, çok sık el yıkamak gerekir. Uçuğunuz tamamen iyileşene değin kimseleri öpmemelisiniz, özellikle de çocukları ! Aksi takdirde onlara da bu virüsü bulaştırır, ömrü boyunca tekrarlayan yaralı böcek durumlarını başlarına sarlaştırmış olursunuz. Evde kullandığınız havluyu diğer insanlardan ayırmanız gerektiği gibi, kendi el yüz havuzunu da birbirinden ayırmanız gerekir. Yani, elinizi kuruladığınız havlu ile, yüzünüzü kuruladığınız havluyu ayırmak gerekir.
Yıllar evvel Hakkaride çalışırken de uçuklamış, oradaki ciddiye doktorundan; sende mi uçuklayanlardansın; sık uçuklayanlar iyi insan olurlar cümlesini duymuştum. Doğru bir tespit midir, değil midir bilemeyiz fakat uçuklularla en çok muhatap olan, doğal olarak konunun uzmanı doktordur kuşkusuz. Böyle olunca onun bu gözlemini yabana atmamak lazım belki de.
İyi insan nedir. İyilik nedir. İyi; kime göre, neye göre. Babam için iyi insan olmak onun kelimeleriyle evvel emirde kendi sağlığına dikkat etmekten geçiyordu. Biz evlatlarını , kendisi bizzat örnek olarak dürüstlük düsturu ile yetiştirmiş olsa da, ilk sıraya sağlığına özen göstermeyi oturtmuştu çünki ona göre sağlıksız olmak çevrene kötülük etmekti. Haklılık payı var mutlaka bu düşüncenin fakat sağlıklı olmak her zaman bizlerin yapıp ettikleriyle kazanılan bir şey değildir ne yazık. Birde, iyinin iyi olabilmesi için, kötünün olması lazım derdi. Kötü olmadığında iyi de yoktu. İyinin varlığı kötüye indeksliydi. Onu dinleyince, iyiden ziyade, kötüye kötü olduğu için teşekkür edesiniz gelirdi. Babam ömrü boyunca bunu yaptı ve bizi hep olaylara değişik açılardan bakmaya teşvik etti. Bir fikrin karşı fikrini de göz önünde bulundurmak gerektiğini öğretmek istedi, sonra da sustu. Şimdilerde artık ondan böyle şeyler duyamıyoruz fakat daha önce söylemiş olduğu bu cümlelerin frekansları, evrende yüzüp dururken, sık sık önümüze çıkıp, kulağımızda yankılanıyor. Biz onu hep duyuyoruz, hep de duyacağız.
Sevgilerimle
Dyt. Güner Erbay