SİNEĞUNUZUN NESİ VAR

SİNEĞUNUZUN NESİ VAR
17 Mayıs 2020

İnsan yaşadığı şehri kasabayı, köyü sevmeli.

Yoksa olmaz.

Hiçbir şehir kasaba.

Kendini beğendirmek için çırpınmaz.

Şehri şehir yapan,

Aranılır, yaşanılır kılan içinde yaşayan insanlarıdır.

Ne kadar güzel insan varsa bir şehirde.!

Şehir de o kadar güzeldir.

XXX

Bolu,

Şemsiye sokak ve Börekçiler sokakta düzenleme ve güzelleme çalışmaları yapıldığını okuyorum ve mutlu oluyorum.

Bilhassa Şemsiyeli sokak beni çok yakından ilgilendiriyor.

Börekçiler sokak da tabii.

Bu iki sokağın insan odaklı bir şehir efsanesi haline gelebilmesi için sadece fiziki şartlarının değiştirilmesi, farklılaştırılması yeterli gelmez.

Her iki sokağa araç giriş çıkışının yasaklanması da gerekir.

Ne ileri gidebilmeli araçlar.

Ne de geri geri gelebilmeli, o sokakta.

Bilhassa elektrikli motosikletler asla o sokağa sokulmamalı.

XXX

2016 yılının haziran ayında, şemsiyeli sokakta selfie çekerken, geri geri gelen bir kamyonet beni altına almak üzereyken,

Selfie kamerasından görmüş, takla atarak zor kurtulmuş, iki dizimden hasar almıştım.

O yüzden ve başka yüzlerden her iki sokağa araç girişi yasağı konmalı.

Ancak;

Börekçiler sokağına asfalt atılmış olmasını o sokağa araçların giriş yapacağı manasını çıkarıyor ve üzülüyorum.

Halbuki;

Bu nevi özel sokakların, tamamen arnavut kaldırımı ile döşenmiş olması arzu edilen görselliğe büyük katkı sağlamış olurdu.

Görsel açıdan oldukça estetik görünen ve geçmişteki Bolu sokaklarıyla özdeşleşen taştan kaldırımlar bana çok sevimli gelir.

Nostaljik değeri nedeniyle taştan kaldırımların böylesi özel ve güzel sokaklara artı değer katacağını baştan kestirmek gerekirdi.

XXX

İzzet Baysal Caddesi üzerinde Bolu Belediyemiz tarafından yapılan restorasyon çalışmaları için mühim bir önerim var.

Bu caddenin genel temizlik hizmetlerinden ayrı olarak;

Özellikle bu caddeden sorumlu, direk olarak park bahçelere bağlı ve bahçe işlerinden anlayan daimi işçi (bahçıvan) görevlendirilmesini önemli buluyorum.

Bu işçi veya bu bahçıvan!!

Ağaçlardan, çiçeklerden, ağaç diplerinden, ağaç diplerine konulan suluk ve mama kaplarından, aşısından, budamasından, kuşlardan, yuvalarından sorumlu olmalı.

İzzet Baysal Caddesini bahçesi gibi görmeli.

Ben İzzet Baysal Caddesinin bahçıvanıyım diye kostaklanmasına izin verilmeli.

Şehrimiz, şehrimizin belediyesi, insanımız, yaşayanımız bundan büyük bir övünç kaynağı çıkarmalı.

İzzet Baysal Caddesi bu marifetle allanmalı, pullanmalı, yeşillenmeli, yedi düvele şan olmalı.

XXX

Bolu şehri, temiz bir şehir.

Bunun yanı sıra çok sakin ve huzurlu da bir şehir.

Korona musibeti, zamansız bir şekilde başımıza musallat, evde kal tedbirleri ile birlikte içe kapanmamıza vesile oldu.

Sokağa çıkma izinleri başladığı saatlerde caddeler cıvıl cıvıl.

Bilhassa gençlerin izinli sayıldıkları saatlerde sokaklar doluyor, taşıyor.

İnşallah şu belayı tez zamanda savuşturur, İzzet Baysal Caddesi, Börekçiler ve Şemsiyeli sokak ve her yer, her cadde, her sokak, her ilçe, her köşe bucak eski günlerin neşesine kavuşur.

Yapılan işler güçler muhatapları ile buluşur.

Esnaf iş tutar, nafakasını kazanır.

İnsan güç toplar, parasını harcama fırsatı bulur.

XXX

Korona günlerinde, tabiatın uyandığından, ozon takasının kendini tamir ettiğinden bahseden bilim insanları var.

Yunusların boğaza indiklerini, Haliç’e kadar dayandıklarını söylüyorlar.

Her yanımı bir huzur kaplıyor.

İçim geçiyor, elimdeki kitap yere, göz kapaklarım yanağıma düşüyor.

Derelerin daha temiz akmaya başladığını, balıkların hiç olmadıkları kadar huzur içinde olduklarını hissediyorum.

Yaban hayatının en ücra orman köşelerinde at koşturduklarını tahmin ediyorum.

İnlerinde,

Vurulmadan döndükleri bir günü muhabbetle  anlatışlarını hayal ediyorum.

XXX

Kocaman bir karasineğin, eşekarısı vızıltısını andıran sesiyle uyanıyorum.

Yaban hayatı ile temas, yunus balıkları ile bir bağ kurmaya çalışıyorum.

Olmuyor.!!

Bu kocaman simsiyah karasinek odada dolanıp duruyor.

Tülü, perdeyi açıyor; havlu yardımıyla odadan uçuruyorum.

Aklımı yine korona belası kavrıyor.

Karasineklerin de fırsattan istifade sahne aldıkları aklıma dolanıyor.

Korku ve kuşkularım iki puan önümde seyrediyor.

Tam bunları düşünürken,

Bir karasinek daha beliriyor semada.

Bolu’da

Değil karasinek, sivrisinek bile görmeye alışık olmadığımdan..

Taşıyıcı mı?

Bulaşıcı mı? diye korku salıyorum içime.

Belli etmiyorum.

Buraya yazıyorum.

XXX

Zira bu karasineğin ulaşmadığı, bulaşmadığı, konmadığı yer yok.

Elimize konması bir şey değil.

Burnumuza, olmadı alnımıza konduğu an iş sıkıntı.

Neyse!!

Meseleyi bir temel fıkrası ile espriye bağlayayım.

Temel, eczane açar. İlk müşterisi gelir:

-Bana bir sinek ilacı verir misiniz?

Temel:

-Tabii, sineğunuzun nesi var?

...

Bir de Nasrettin Hoca fıkrası yazım tamam olsun.

Nasreddin Hoca bir gün sinek avlarken karısına iki sinek vurdum, biri dişi, öteki erkek sinek idi der.

Karısı şaşırır ve sorar:

-Hangisinin dişi, hangisinin erkek olduğunu nasıl anladın?

-Dişi olan aynaya konmuştu.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorum yazın

İsim (Gerekli)
Yorumunuz (Gerekli)

Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

Yazarlar

Son yorumlar

Bu hafta en çok okunanlar

Video Haberler

8 YAVRUSU OLAN KÖPEĞİ DÖVEREK KATLETTİLERBOLU'DA GÖREVLİ İMAMDAN SKANDAL SÖZLERYAYLALARDA YIKIMLAR TÜM HIZIYLA SÜRÜYORBOLU'DA OTOMOBİLİN ÇARPTIĞI GENÇ KADIN YARALANDI
sanalbasin.com üyesidir